Mehir Senedi

Mehir senedinde, bileziklerin hangi ayarda olduğu belirtil­memiştir. Ne var ki evlilik sırasında takılan bileziklerin 18 veya 22 ayar olması haya­tın olağan akışına daha uygundur. Bilirki­şiden ek rapor alınmak suretiyle, bu konuda araştırma ve de­ğerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gere­kir.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması so­nunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Davacı, 31.5.2001 tarihinde davalı ile boşandıklarını, evlen­dikleri zaman 11.9.2004 tarihli mehir senedindeki eşyaların kendi­sine bağışlandığını ne var ki bu eşyaların evden ayrılırken davalıda kaldığını ileri sürerek, eşyaların aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 3.678.000.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal fa­izi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, mehir senedi ne dayanılarak talepte bulunulamayaca­ğını, bağış­lamadan rücu koşullarının gerçekleştiğini, davacının ev­den ayrılırken eşyaları götürdüğünü belirterek, davanın reddini di­lemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne, kararda yazılı olan eşyaların aynen iade­sine, mümkün olmaması halinde eşyaların bedeli olan 3.668.000.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiş, hü­küm taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uy­gun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isa­betsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda mehir senedinde belirtilen do­kuz adet bileziğin 14 ayar olduğu kabul edilerek hesaplama yapıl­mıştır. Davacı, bileziklerin 14 ayar değil 22 ayar olduğunu belirte­rek bilirkişi raporuna itiraz etmişse de bilir­kişiden ek rapor alın­mamıştır. Mehir senedinde, bileziklerin hangi ayarda ol­duğu belir­tilmemiştir. Ne var ki evlilik sırasında takılan bileziklerin 18 veya 22 ayar olması hayatın olağan akışına daha uygundur. Bu nedenle mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, bu konuda araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar ve­rilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Birinci bent gereğince davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi[1].

 

Kadının kendisini ziyarete gelen aile yakınları ile birlikte evi terk ederek gittiği anlaşılmaktadır. Öyle olunca kadının bu ziynetleri yanında götürdüğünün kabulü gerekir.

Dava: Mualla Yıldırım vekili avukat Rafet Güngör ile Selma Yıldırım vekili avukat Cevdet Koç aralarındaki dava hakkında Altı­nekin Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 1.10.2003 tarih ve 109-65 sayılı hükmün Dairenin 13.12.2004 tarih ve 11449-18164 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya in­celendi, gereği konuşuldu.

Karar: Davacı, davalı Sami ile 17.10.2001 tarihinde boşandıkla­rını, mehir senedi ile kendisine bırakılan eşyaların davalıların ye­dinde kaldığını bu nedenle eşyaların aynen ya da bedellerinin dava­lılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının evi terk etmesi nedeni ile açtığı terk nede­nine dayalı boşanma davasının kabul edildiğini, altınları giderken götürdüğünü ileri süre­rek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile de, davacının evi terk etmesi nedeni ile davacıya bağışlanan eş­yalar için bağıştan rücuu hakkının doğduğunu bu nedenle bağıştan rücuu ile mehir senedinin iptaline ve davacının götürdüğü altınların aynen ya da bedeli 1.650.000.000 TL.nın faiz ile ödetilmesini iste­miştir.

Mahkemece, asıl davanın kabulüne, eşyaların aynen ya da be­delleri top­lamı 5.828.633.000 TL.nın faizi ile davalıdan tahsiline, karşı dava açısından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından tem­yiz edilmiş, dairemizce karar bozulmuş, bu kez davacı-karşı davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1- Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenlere göre davacı-karşı da­valının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

2- Davacı-karşı davalı, asıl davada mehir senedinde yazılı ziy­net ve çe­yiz eşyalarının davalı-karşı davacılarda kaldığından ba­hisle bu davayı açmış, mahkemece dava aynen kabul edilmiştir. Ancak dava konusu olan ve mahke­mece hükmedilenler arasında bulunan dört kalem başlığındaki ziynet eşyaları, mahiyetleri itiba­riyle kadının tasarrufunda bulunan kolayca taşınabilir eşyalar­dır. Kural olarak kadın kocası evinden cebir ve şiddetle ayrılmak zo­runda bırakılmadığı sürece bu eşyaların kadının tasarrufunda oldu­ğundan kocası evini terk ederken götürüldüğünün karine olarak ka­bulü gerekir. Olayımızda davacı kadın davalı kocasının evinden ce­bir ve şiddetle ayrılmak zorunda bırakıldığını iddia ve ispat etmedi­ğine, aksine dosya kapsamından davacı-karşı davalının kendisini ziyarete gelen aile yakınları ile birlikte evi terk ederek gittiği anla­şılmaktadır. Öyle olunca davacı-karşı davalının bu ziynetleri ya­nında götürdü­ğünün kabulü gerekir. Davacı-karşı davalının talep ettiği dört kalem ziynetlerle ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Mahkeme kara­rının açıklanan şekilde bozulması gerekirken, asıl davanın tümünün reddi gerektiği şeklinde dairemizce zuhulen bozulduğu bu kez ya­pılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı-karşı davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne, dairemizin asıl davaya ilişkin bozma kararı kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açık­lanan gerekçe ile bozulma­sına karar verilmesi HUMK. nun 438/7. maddesi gereğidir.

Sonuç: Birinci bent gereği davacı-karşı davalının diğer karar düzeltme isteminin reddine, 2. bent gereği davacı-karşı davalının karar düzeltme istemi­nin kabulüne, dairemizin 13.12.2004 tarih ve 11449-18164 sayılı bozma kara­rının kısmen kaldırılarak, kararın yukarıda açıklanan şekilde BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi[2].

 

Mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları taşınabilir ve kadına mahsus eşya olduğundan kural olarak davacı kadında bulun­ması gereklidir. Bu karinenin aksini davacı kadının isbat etmesi gerekir.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde dava­lılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, ge­reği konuşuldu düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı Sami ile 17.10.2001 tarihinde boşandıkla­rını, mehir senedi ile kendisine bırakılan eşyaların davalıların ye­dinde kaldığını bu nedenle eşyaların aynen ya da bedellerinin dava­lılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının evi terk etmesi nedeni ile açtığı terk nede­nine dayalı boşanma davasının kabul edildiğini altınları giderken götürdüğünü ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile de, davacının evi terk etmesi nedeni ile davacıya bağışlanan eş­yalar için bağıştan rücuu hakkının doğduğunu bu nedenle bağıştan rücuu ile mehir senedinin iptaline ve davacının götürdüğü altınların aynen ya da bedeli 1.650.000.000 TL.nın faiz ile ödetilmesini iste­miştir.

Mahkemece, asıl davanın kabulüne, eşyaların aynen ya da be­delleri top­lamı 5.828.633.000 TL.nın faizi ile davalıdan tahsiline, karşı dava açısından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından tem­yiz edilmiştir.

Davacı, mehir senedine dayalı olarak eşyalar hakkında bu da­vayı açmış, davalılar da karşı dava ile davacının evi terk ettiğini ve açtığı terk nedeni ile boşanma davasının bağıştan rücuu şartlarını doğurduğunu ileri sürerek, mehir senedinin iptali ile götürülen al­tınları talep etmiştir. Gerçekten, karşı davacı karşı davalı aleyhine terk sebebi ile boşanma davası açmış ve bu dava kabul edilmek su­retiyle 5.12.2001 tarihinde kesinleşmiş ve taraflar boşanmışlardır. Eldeki karşı dava ise, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra yasanın ön­gördüğü 1 yıllık süre içinde açılmıştır. Boşanma kararları inşai kararlardan olup buna ilişkin kararlar kesinleşme ile sonuç doğurur. Değinilen bu yön gözetile­rek, asıl davanın reddinde ve karşı davanın da kabulüne karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya ay­kırı olup bozma nedenidir.

Bundan ayrı olarak mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları taşı­nabilir ve kadına mahsus eşya olduğundan kural olarak davacı ka­dında bulunması gerek­lidir. Bu karinenin aksini davacı kadının isbat etmesi gerekir. Dinlenen tanık ve dosya kapsamı, ziynet eş­yalarının davacı kadının elinden zorla alındığını ka­nıtlar nitelikte değildir. Mahkemece, bu yönün de, gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde ia­desine, 13.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi[3].

 

Mahkemece, dava dilekçesine ekli mehir senedi ile eşya lis­tesinde bulunmayan zincir ve alyans ile talepten fazlaya hük­medilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde da­valı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi ge­reği düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı ile 1991 de evlendiklerini evden kovması sonucu mehir senedindeki eşyaları ile listesini bildirdiği şahsi eş­yalarının davalıda kaldığını ileri sürerek aynen iadesini olmadığı takdirde 5.465.000.000 TL. nın faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, bileziklerin ihtiyaçtan ortak satıldığını, altınların ve bir kısım eş­yanın götürüldüğünü kalanın alınabileceğini savunarak da­vanın reddini dile­miştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ta­rafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsiz­lik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dı­şında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir

2- Davacı dava dilekçesine ekli mehir ve eşya senetlerinde ya­zılı olan takı ve ziynet eşyaları ile şahsi eşyalarının davalıda kaldı­ğını ileri sürerek bunların aynen olmadığı takdirde bedellerinin ia­desini istemiştir. Mahkemece bilirkişi tarafından düğün sırasında çekilmiş resimler gözetilerek hazırlanmış olan ve talepte bulunul­mayan bir kısım ziynet eşyalarını da içeren bilirkişi raporuna daya­nılarak hüküm kurulmuştur. HUMK. nun 74 maddesine göre hâkim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup bunun dışında bir şeye kendiliğinden karar veremez. Mahkemece, dava dilekçesine ekli mehir senedi ile eşya listesinde bulunmayan zincir ve alyans ile talepten fazla cüce 7 yüzüğe hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalı­nın sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereği temyiz edilen hükmün davalı yara­rına BOZULMASINA, peşin harcın istek ha­linde iadesine, 22.01.2004 gü­nünde oybirliği ile karar verildi[4].

 

Mahkemece, mehir senedinde yazılı ziynet eşyalarının ko­cada kaldı­ğını ispat için yemin teklif etme hakkı hatırlatılması gerekirken bu yönün gözetilmeyerek eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve kanuna aykı­rıdır.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konu­şulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalılardan Hüseyin Çimen ile evli olduklarını, arala­rında 8.7.1998 tarihli mehir senedi ve eşya senedi düzenledik­lerini, bu senetle yazılı eşyaların aynen, bulunamadığı takdirde be­dellerini davalılardan talep etmiştir.

Davalılar, ziynet eşyaları yönünden davanın reddini dilemişler, diğer eş­yalar yönünden bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmiş­lerdir.

Mahkemece, ziynet eşyaları ile ilgili talebin reddine, diğer eş­yaların ay­nen, bulunamadığı takdirde toplam değerlerinin davalı­lardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uy­gun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isa­betsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bent kapsamı dı­şında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasında 8.7.1998 tarihli mehir ve eşya senedi dü­zenledikleri ve bu senette yazılı eşyaların davacının olduğu davalı­ların kabulündedir. İhtilaf senette yazılı bulunan ziynet eşyalarından kaynaklanmaktadır. Davacı dilekçe­sinde belirttiği ziynet eşyalarının da davalıda kaldığı iddiasıyla bunların aynen veya bedellerinin tah­silini istemiştir. Kural olarak evden cebir ve şiddet zoruyla ayrılma­yan kadının ziynet eşyalarını kendi üzerinde olduğu ve götürdüğü­nün kabulü gerekir. Davacı tarafından davalılarca cebir ve şiddet yoluyla evden atıldığı iddia ve ispat edilmemiş ise de davacı bu ziynet eşyalarının davalılarda kaldığını iddia etmiş ve bu iddiasını ispat için dava dilekçesinde yasal deliller demekle yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece, davacıya ziynet eşyaları­nın davalılarda kaldığını ispat için davalılara yemin teklif etme hakkı hatırla­tılması gerekirken bu yönün gözetilmeyerek eksik incelemeyle hüküm ku­rul­ması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının yukarıda bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının red­dine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.09.2003 gününde oybirliği ile karar verildi[5].

 

Kadının koca tarafından dövüldüğü bu nedenle ziynet eş­yalarını al­madan evden ayrıldığı tanık beyanları ile belirlen­miştir. Ziynet eşyalarının mevcudiyeti de mehir senediyle tespit edilmiştir. Davanın bu yönden de kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ma­halli mah­kemece verilen hüküm ziynet eşyası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Kadının koca tarafından dövüldüğü bu nedenle ziynet eşyaları­nın alma­dan evden ayrıldığı tanık beyanları ile belirlenmiştir. Ziy­net eşyalarının mev­cudiyeti de mehir senediyle tespit edilmiştir. Davanın bu yönden de kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddi bozmayı gerektirmiştir.

Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliği ile karar verildi[6].



[1] 13. Hukuk Dairesi 3888/10313 20.06.2005

[2] 13. Hukuk Dairesi 4934/8344 16.05.2005

[3] 13. Hukuk Dairesi 11449/18164 13.12.2004

[4] 13. Hukuk Dairesi 2003/9920 2004/506 22.01.2004

[5] 13. Hukuk Dairesi 5751/10214 17.09.2003

[6] 2. Hukuk Dairesi 6831/8766 28.06.2000

 

Mehir senedinde, bileziklerin hangi ayarda olduğu belirtil­memiştir. Ne var ki evlilik sırasında takılan bileziklerin 18 veya 22 ayar olması haya­tın olağan akışına daha uygundur. Bilirki­şiden ek rapor alınmak suretiyle, bu konuda araştırma ve de­ğerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gere­kir.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması so­nunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.

Davacı, 31.5.2001 tarihinde davalı ile boşandıklarını, evlen­dikleri zaman 11.9.2004 tarihli mehir senedindeki eşyaların kendi­sine bağışlandığını ne var ki bu eşyaların evden ayrılırken davalıda kaldığını ileri sürerek, eşyaların aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 3.678.000.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal fa­izi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, mehir senedi ne dayanılarak talepte bulunulamayaca­ğını, bağış­lamadan rücu koşullarının gerçekleştiğini, davacının ev­den ayrılırken eşyaları götürdüğünü belirterek, davanın reddini di­lemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne, kararda yazılı olan eşyaların aynen iade­sine, mümkün olmaması halinde eşyaların bedeli olan 3.668.000.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiş, hü­küm taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uy­gun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isa­betsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda mehir senedinde belirtilen do­kuz adet bileziğin 14 ayar olduğu kabul edilerek hesaplama yapıl­mıştır. Davacı, bileziklerin 14 ayar değil 22 ayar olduğunu belirte­rek bilirkişi raporuna itiraz etmişse de bilir­kişiden ek rapor alın­mamıştır. Mehir senedinde, bileziklerin hangi ayarda ol­duğu belir­tilmemiştir. Ne var ki evlilik sırasında takılan bileziklerin 18 veya 22 ayar olması hayatın olağan akışına daha uygundur. Bu nedenle mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, bu konuda araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar ve­rilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Birinci bent gereğince davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi[1].

 

Kadının kendisini ziyarete gelen aile yakınları ile birlikte evi terk ederek gittiği anlaşılmaktadır. Öyle olunca kadının bu ziynetleri yanında götürdüğünün kabulü gerekir.

Dava: Mualla Yıldırım vekili avukat Rafet Güngör ile Selma Yıldırım vekili avukat Cevdet Koç aralarındaki dava hakkında Altı­nekin Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 1.10.2003 tarih ve 109-65 sayılı hükmün Dairenin 13.12.2004 tarih ve 11449-18164 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya in­celendi, gereği konuşuldu.

Karar: Davacı, davalı Sami ile 17.10.2001 tarihinde boşandıkla­rını, mehir senedi ile kendisine bırakılan eşyaların davalıların ye­dinde kaldığını bu nedenle eşyaların aynen ya da bedellerinin dava­lılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının evi terk etmesi nedeni ile açtığı terk nede­nine dayalı boşanma davasının kabul edildiğini, altınları giderken götürdüğünü ileri süre­rek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile de, davacının evi terk etmesi nedeni ile davacıya bağışlanan eş­yalar için bağıştan rücuu hakkının doğduğunu bu nedenle bağıştan rücuu ile mehir senedinin iptaline ve davacının götürdüğü altınların aynen ya da bedeli 1.650.000.000 TL.nın faiz ile ödetilmesini iste­miştir.

Mahkemece, asıl davanın kabulüne, eşyaların aynen ya da be­delleri top­lamı 5.828.633.000 TL.nın faizi ile davalıdan tahsiline, karşı dava açısından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından tem­yiz edilmiş, dairemizce karar bozulmuş, bu kez davacı-karşı davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1- Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenlere göre davacı-karşı da­valının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

2- Davacı-karşı davalı, asıl davada mehir senedinde yazılı ziy­net ve çe­yiz eşyalarının davalı-karşı davacılarda kaldığından ba­hisle bu davayı açmış, mahkemece dava aynen kabul edilmiştir. Ancak dava konusu olan ve mahke­mece hükmedilenler arasında bulunan dört kalem başlığındaki ziynet eşyaları, mahiyetleri itiba­riyle kadının tasarrufunda bulunan kolayca taşınabilir eşyalar­dır. Kural olarak kadın kocası evinden cebir ve şiddetle ayrılmak zo­runda bırakılmadığı sürece bu eşyaların kadının tasarrufunda oldu­ğundan kocası evini terk ederken götürüldüğünün karine olarak ka­bulü gerekir. Olayımızda davacı kadın davalı kocasının evinden ce­bir ve şiddetle ayrılmak zorunda bırakıldığını iddia ve ispat etmedi­ğine, aksine dosya kapsamından davacı-karşı davalının kendisini ziyarete gelen aile yakınları ile birlikte evi terk ederek gittiği anla­şılmaktadır. Öyle olunca davacı-karşı davalının bu ziynetleri ya­nında götürdü­ğünün kabulü gerekir. Davacı-karşı davalının talep ettiği dört kalem ziynetlerle ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Mahkeme kara­rının açıklanan şekilde bozulması gerekirken, asıl davanın tümünün reddi gerektiği şeklinde dairemizce zuhulen bozulduğu bu kez ya­pılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı-karşı davalının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne, dairemizin asıl davaya ilişkin bozma kararı kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açık­lanan gerekçe ile bozulma­sına karar verilmesi HUMK. nun 438/7. maddesi gereğidir.

Sonuç: Birinci bent gereği davacı-karşı davalının diğer karar düzeltme isteminin reddine, 2. bent gereği davacı-karşı davalının karar düzeltme istemi­nin kabulüne, dairemizin 13.12.2004 tarih ve 11449-18164 sayılı bozma kara­rının kısmen kaldırılarak, kararın yukarıda açıklanan şekilde BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi[2].

 

Mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları taşınabilir ve kadına mahsus eşya olduğundan kural olarak davacı kadında bulun­ması gereklidir. Bu karinenin aksini davacı kadının isbat etmesi gerekir.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde dava­lılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, ge­reği konuşuldu düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı Sami ile 17.10.2001 tarihinde boşandıkla­rını, mehir senedi ile kendisine bırakılan eşyaların davalıların ye­dinde kaldığını bu nedenle eşyaların aynen ya da bedellerinin dava­lılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının evi terk etmesi nedeni ile açtığı terk nede­nine dayalı boşanma davasının kabul edildiğini altınları giderken götürdüğünü ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile de, davacının evi terk etmesi nedeni ile davacıya bağışlanan eş­yalar için bağıştan rücuu hakkının doğduğunu bu nedenle bağıştan rücuu ile mehir senedinin iptaline ve davacının götürdüğü altınların aynen ya da bedeli 1.650.000.000 TL.nın faiz ile ödetilmesini iste­miştir.

Mahkemece, asıl davanın kabulüne, eşyaların aynen ya da be­delleri top­lamı 5.828.633.000 TL.nın faizi ile davalıdan tahsiline, karşı dava açısından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından tem­yiz edilmiştir.

Davacı, mehir senedine dayalı olarak eşyalar hakkında bu da­vayı açmış, davalılar da karşı dava ile davacının evi terk ettiğini ve açtığı terk nedeni ile boşanma davasının bağıştan rücuu şartlarını doğurduğunu ileri sürerek, mehir senedinin iptali ile götürülen al­tınları talep etmiştir. Gerçekten, karşı davacı karşı davalı aleyhine terk sebebi ile boşanma davası açmış ve bu dava kabul edilmek su­retiyle 5.12.2001 tarihinde kesinleşmiş ve taraflar boşanmışlardır. Eldeki karşı dava ise, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra yasanın ön­gördüğü 1 yıllık süre içinde açılmıştır. Boşanma kararları inşai kararlardan olup buna ilişkin kararlar kesinleşme ile sonuç doğurur. Değinilen bu yön gözetile­rek, asıl davanın reddinde ve karşı davanın da kabulüne karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya ay­kırı olup bozma nedenidir.

Bundan ayrı olarak mehir senedinde yazılı ziynet eşyaları taşı­nabilir ve kadına mahsus eşya olduğundan kural olarak davacı ka­dında bulunması gerek­lidir. Bu karinenin aksini davacı kadının isbat etmesi gerekir. Dinlenen tanık ve dosya kapsamı, ziynet eş­yalarının davacı kadının elinden zorla alındığını ka­nıtlar nitelikte değildir. Mahkemece, bu yönün de, gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde ia­desine, 13.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi[3].

 

Mahkemece, dava dilekçesine ekli mehir senedi ile eşya lis­tesinde bulunmayan zincir ve alyans ile talepten fazlaya hük­medilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde da­valı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi ge­reği düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı ile 1991 de evlendiklerini evden kovması sonucu mehir senedindeki eşyaları ile listesini bildirdiği şahsi eş­yalarının davalıda kaldığını ileri sürerek aynen iadesini olmadığı takdirde 5.465.000.000 TL. nın faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, bileziklerin ihtiyaçtan ortak satıldığını, altınların ve bir kısım eş­yanın götürüldüğünü kalanın alınabileceğini savunarak da­vanın reddini dile­miştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ta­rafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsiz­lik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dı­şında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir

2- Davacı dava dilekçesine ekli mehir ve eşya senetlerinde ya­zılı olan takı ve ziynet eşyaları ile şahsi eşyalarının davalıda kaldı­ğını ileri sürerek bunların aynen olmadığı takdirde bedellerinin ia­desini istemiştir. Mahkemece bilirkişi tarafından düğün sırasında çekilmiş resimler gözetilerek hazırlanmış olan ve talepte bulunul­mayan bir kısım ziynet eşyalarını da içeren bilirkişi raporuna daya­nılarak hüküm kurulmuştur. HUMK. nun 74 maddesine göre hâkim iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup bunun dışında bir şeye kendiliğinden karar veremez. Mahkemece, dava dilekçesine ekli mehir senedi ile eşya listesinde bulunmayan zincir ve alyans ile talepten fazla cüce 7 yüzüğe hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalı­nın sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereği temyiz edilen hükmün davalı yara­rına BOZULMASINA, peşin harcın istek ha­linde iadesine, 22.01.2004 gü­nünde oybirliği ile karar verildi[4].

 

Mahkemece, mehir senedinde yazılı ziynet eşyalarının ko­cada kaldı­ğını ispat için yemin teklif etme hakkı hatırlatılması gerekirken bu yönün gözetilmeyerek eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve kanuna aykı­rıdır.

Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konu­şulup düşünüldü.

Karar: Davacı, davalılardan Hüseyin Çimen ile evli olduklarını, arala­rında 8.7.1998 tarihli mehir senedi ve eşya senedi düzenledik­lerini, bu senetle yazılı eşyaların aynen, bulunamadığı takdirde be­dellerini davalılardan talep etmiştir.

Davalılar, ziynet eşyaları yönünden davanın reddini dilemişler, diğer eş­yalar yönünden bir diyeceklerinin olmadığını beyan etmiş­lerdir.

Mahkemece, ziynet eşyaları ile ilgili talebin reddine, diğer eş­yaların ay­nen, bulunamadığı takdirde toplam değerlerinin davalı­lardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uy­gun gerekti­rici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isa­betsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bent kapsamı dı­şında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Taraflar arasında 8.7.1998 tarihli mehir ve eşya senedi dü­zenledikleri ve bu senette yazılı eşyaların davacının olduğu davalı­ların kabulündedir. İhtilaf senette yazılı bulunan ziynet eşyalarından kaynaklanmaktadır. Davacı dilekçe­sinde belirttiği ziynet eşyalarının da davalıda kaldığı iddiasıyla bunların aynen veya bedellerinin tah­silini istemiştir. Kural olarak evden cebir ve şiddet zoruyla ayrılma­yan kadının ziynet eşyalarını kendi üzerinde olduğu ve götürdüğü­nün kabulü gerekir. Davacı tarafından davalılarca cebir ve şiddet yoluyla evden atıldığı iddia ve ispat edilmemiş ise de davacı bu ziynet eşyalarının davalılarda kaldığını iddia etmiş ve bu iddiasını ispat için dava dilekçesinde yasal deliller demekle yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece, davacıya ziynet eşyaları­nın davalılarda kaldığını ispat için davalılara yemin teklif etme hakkı hatırla­tılması gerekirken bu yönün gözetilmeyerek eksik incelemeyle hüküm ku­rul­ması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının yukarıda bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının red­dine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.09.2003 gününde oybirliği ile karar verildi[5].

 

Kadının koca tarafından dövüldüğü bu nedenle ziynet eş­yalarını al­madan evden ayrıldığı tanık beyanları ile belirlen­miştir. Ziynet eşyalarının mevcudiyeti de mehir senediyle tespit edilmiştir. Davanın bu yönden de kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ma­halli mah­kemece verilen hüküm ziynet eşyası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Kadının koca tarafından dövüldüğü bu nedenle ziynet eşyaları­nın alma­dan evden ayrıldığı tanık beyanları ile belirlenmiştir. Ziy­net eşyalarının mev­cudiyeti de mehir senediyle tespit edilmiştir. Davanın bu yönden de kabulü gerekirken yazılı gerekçelerle reddi bozmayı gerektirmiştir.

Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine oybirliği ile karar verildi[6].



[1] 13. Hukuk Dairesi 3888/10313 20.06.2005

[2] 13. Hukuk Dairesi 4934/8344 16.05.2005

[3] 13. Hukuk Dairesi 11449/18164 13.12.2004

[4] 13. Hukuk Dairesi 2003/9920 2004/506 22.01.2004

[5] 13. Hukuk Dairesi 5751/10214 17.09.2003

[6] 2. Hukuk Dairesi 6831/8766 28.06.2000