Ziynet Kararının İcrası

Ziynet talebinin müstakil bir dava ile talep edilmesi halinde tipik bir ala­cak istemi hüküm altına alınmış olduğu için hükmün icrası kesinleş­mesine bağlı olmayacaktır.

Ziynet talebi boşanma davası ile beraber görülmüş ve karara bağ­lanmış olabilir. Bu halde hükmün ziynete ilişkin kısmı şahsın hukukunu etkilemeyen bir alacak istemini barındırdığından icra edilebilecek, ke­sinleşme aranmaya­caktır.

 

Ziynet alacağına ilişkin ilam kesinleşmeden icraya konabi­lir.

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üze­rine bu isle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tara­fından düzenlenen rapor dinlendik­ten ve dosya içerisindeki tüm belgeler oku­nup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından, Uzunköprü 1. Asliye Mahkemesi'­nin 21.04.2011 tarih ve 2007/520 E. 2011/117 K. sayılı boşanma ilamında hüküm altına alınan ziynet eşyalarının iadesi mümkün ol­madığı takdirde bedelinin yasal faizi ile tahsili ve yargılama gider­lerinin tahsili amacıyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun ilamın kesinleşmediğinden bahisle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin kabulüne ve icra emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

HUMK.’nun 443/4. maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ay­rıca, boşanma kararının eklentisi olan yargılama gideri ve tazminat vs. alacaklara ilişkin hükümler de aynı kurala tabidirler.

Somut olayda, Uzunköprü 1. Asliye Mahkemesi'nde Ö. İ. E.'nin, L. E. aleyhinde açtığı boşanma davasında tarafların boşan­malarına karar verildiği ve aynı ilamda ziynet alacağının kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, ay­nen iade mümkün olmadığı takdirde 10.534,00 TL'nin davalı L.'den alınıp, davacı Ö.'e verilme­sine, hükmedildiği görülmüştür. Ayrıca ilamın boşanma davası ile birlikte görülen ve hüküm altına alınan takı bedelinden kaynaklanan tazminat alacağına ilişkin takibe konulan kısmının, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin durumlarında bir değişiklik yaratma­yan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer'i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de takı bedelinden kaynaklı tazminat alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. Bu neden­lerle, mahkemece borçlunun şikâyetinin reddine karar veril­mesi gerekirken takip konusu ilamın kesinleşmeden takibe konula­mayacağı gerekçesi ile takibin iptali isabetsizdir.

Açıklanan nedenlerle; işin esasına girilip sonucuna göre bir ka­rar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uya­rınca BOZULMASINA, 18.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi[1].



[1] 12. Hukuk Dairesi 2011/30173 2012/13094 18.4.2012

 

Ziynet talebinin müstakil bir dava ile talep edilmesi halinde tipik bir ala­cak istemi hüküm altına alınmış olduğu için hükmün icrası kesinleş­mesine bağlı olmayacaktır.

Ziynet talebi boşanma davası ile beraber görülmüş ve karara bağ­lanmış olabilir. Bu halde hükmün ziynete ilişkin kısmı şahsın hukukunu etkilemeyen bir alacak istemini barındırdığından icra edilebilecek, ke­sinleşme aranmaya­caktır.

 

Ziynet alacağına ilişkin ilam kesinleşmeden icraya konabi­lir.

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üze­rine bu isle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tara­fından düzenlenen rapor dinlendik­ten ve dosya içerisindeki tüm belgeler oku­nup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından, Uzunköprü 1. Asliye Mahkemesi'­nin 21.04.2011 tarih ve 2007/520 E. 2011/117 K. sayılı boşanma ilamında hüküm altına alınan ziynet eşyalarının iadesi mümkün ol­madığı takdirde bedelinin yasal faizi ile tahsili ve yargılama gider­lerinin tahsili amacıyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun ilamın kesinleşmediğinden bahisle takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin kabulüne ve icra emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

HUMK.’nun 443/4. maddesi gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemezler. Ay­rıca, boşanma kararının eklentisi olan yargılama gideri ve tazminat vs. alacaklara ilişkin hükümler de aynı kurala tabidirler.

Somut olayda, Uzunköprü 1. Asliye Mahkemesi'nde Ö. İ. E.'nin, L. E. aleyhinde açtığı boşanma davasında tarafların boşan­malarına karar verildiği ve aynı ilamda ziynet alacağının kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, ay­nen iade mümkün olmadığı takdirde 10.534,00 TL'nin davalı L.'den alınıp, davacı Ö.'e verilme­sine, hükmedildiği görülmüştür. Ayrıca ilamın boşanma davası ile birlikte görülen ve hüküm altına alınan takı bedelinden kaynaklanan tazminat alacağına ilişkin takibe konulan kısmının, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin durumlarında bir değişiklik yaratma­yan, sonuçları itibariyle ancak tarafların mal varlığını etkileyebilen, boşanma ilamının fer'i niteliğinde olmayıp ondan bağımsız olan edaya ilişkin ilamlardır. Bu nitelikleri itibariyle de takı bedelinden kaynaklı tazminat alacağına ilişkin ilamların, diğer edaya ilişkin ilamlar gibi, kesinleşmeden icraya konulmaları mümkündür. Bu neden­lerle, mahkemece borçlunun şikâyetinin reddine karar veril­mesi gerekirken takip konusu ilamın kesinleşmeden takibe konula­mayacağı gerekçesi ile takibin iptali isabetsizdir.

Açıklanan nedenlerle; işin esasına girilip sonucuna göre bir ka­rar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uya­rınca BOZULMASINA, 18.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi[1].



[1] 12. Hukuk Dairesi 2011/30173 2012/13094 18.4.2012